12.06.2018/Salı
Diyetlerden biri: Ketojenik Diyet
Herkese merhaba sevgili üyeler!
Çoğunuzun sadece Ömer Seyfettin’in Diyet’inden, haydi bilemediniz yönetmen Lütfi Akad’ın Diyet (1974)’inden haberdar olduğumuz o eski güzel günlere özlem duyduğunuzu düşünüyoruz. Zira o günlerde, yemeye dikkat etmek bir yana, yemezsek lokmaların arkamızdan ağladığı gibi güzel sebeplerle yemeye fulltime teşvik ediliyorduk ve yiyorduk da ne güzel… Hatta yemeğimizi yersek, yine yemek üzerine bir ödül kazanmaya kadar devam eden bir yeme cennetindeydik sanki…
Şimdi ise tabii spor salonu üyeleri olmanızdan ve vücudumuz her şeyi çocukluktaki gibi tolere etmemesinden kaynaklı, bilinçli beslenmeye yöneldiğinizi varsayarsak, yönelmiş bile olsak artık karşımıza her gün başka bir “diyet reçetesi” çıkıyor: lahana diyeti, ıspanak diyeti, maydanoz diyeti, elma diyeti, muz diyeti, Ducan diyeti, Karatay diyeti, Alkali diyet, Taş Devri diyeti, Milenyum diyeti, Ketojenik diyet… diye uzayan giden bir listemiz var.
Bunların arasında hiçbir bilimsel/sağlıklı çerçevesi olmayan gazete eki diyetleri olduğu gibi, kimi hastalıkların tedavisinde on yıllardır kullanıla gelen ve özellikle son zamanlardaki tıbbi araştırmalardan çıkan sonuçlara göre kilo vermek isteyenler için şekillendirilenleri de bulunuyor. İşte biz bugün, bunlardan biri olan KETOJENİK DİYET nedir, onu inceleyeceğiz kısaca…
Komutan Logar, bi cisim yaklaşıyor!
Öncelikle ketojenik diyet, bu enteresan gibi görünen adını “keton” adlı cisimlerden alıyor:
Keton cisimleri, metabolizmanın normal işleyişi sırasında üretilen ve dokular tarafından enerji metaboliti olarak kullanılan maddelerdir. Fakat keton cismi üretimi, açlık, uzun süreli şiddetli egzersiz ve kontrolsüz diyabet gibi durumlarda artmaktadır. Keton cisimlerinin tek öncül molekülü, asetil koenzim A’dır. Keton cismi üretimine katılan asetil KoA’ların büyük kısmı, yağ asitlerinin yıkımından elde edilir. Bununla beraber lösin, izolösin, lizin, fenilalanin, tirozin ve triptofan aminoasitlerinden de keton cisimleri sentezlenir (Arslan, 2014).
Before-After
Yani, burada esasen bahsedilen, vücudun anormal şartlar altında alternatif bir enerji kaynağı arayışına girerek yağ deposunu enerji kaynağı olarak kullandığı zaman gelişen olaylardır… Bir ikincisi, devreye uzun süre açlık girer. Peki, normalde süreç nasıl ilerliyordu?: Vücut; besini alır, mümkün mertebe glikoza çevirir, enerji için öncelikle bunları yakar, glikozun fazlasını da yağa çevirir, depolar. Ketojenik diyet ise biz vücuda alıştığı yüksek karbonhidratı vermezsek ve daha uzun süre aç bırakırsak o da ilk elden yakacak yeterli ve kolay glikozu bulamayınca daha önce glikozun fazlasından oluşturduğu depo yağlarımızı (ve kas içi proteini) yakarak kilo verme sonucunu doğurur mantığı üzerine kuruludur. Bilimsel ifade ile:
Keton cisimleri, yağ asitlerinin oksidasyonu ile (yani vücudun enerji için yağ hücrelerini parçalaması ile)* ortaya çıkar (ki bu da vücut enerji için şeker yerine yağ kullandığında olur)*. Yine yağ asitlerinin oksidasyonu sonucunda, bol miktarda su açığa çıkar. Su kısıtlılığı yaşayan canlıların su ihtiyacı için yağ depolaması da bu yüzdendir (örnek: develerin hörgüçleri). Dehidratasyona bağlı yağ asidi yıkımı ve sonucunda ketonemi gelişebileceğini destekleyen bilgilerden biri budur (Arslan, 2014). *deve örneği hariç, parantez içleri bize ait.
Bütün olay, keton cisminin açlık-tokluk hallerinde üretim ve hangi organda ne şekilde sentezlendiği etrafında döner:
Keton cisimleri, mitokondride üretilen asetil KoA’lar, TCA’nın (trikarboksilik asit) kapasitesini aşmaya başladığında sentezlenmektedir. Keton cismi sentezi ve yıkımı, insanda mitokondrilerde gerçekleşmektedir (Arslan, 2014).
Keton cisimleri, periferik dokular için önemli bir enerji kaynağıdır. Sulu çözeltilerde çözünürler ve böylece lipoprotein/albumin gibi taşıyıcı proteinlere gereksinim göstermezler. Karaciğerde mevcut asetil KoA’lar karaciğerin oksidatif kapasitesini aşınca oluşurlar. İskelet, kalp kası, böbrek korteksi ve beyin gibi ekstra hepatik dokularda, kandaki miktarları ile orantılı olarak kullanılır. Beyin, normalde keton cismi kullanamaz; ancak uzun süreli açlık ve kontrolsüz diyabet gibi durumlarda glukoz yetmemeye başladığında kullanabilir (Arslan, 2014).
Ketonüri-ketonemi nedir?
Keton cisimlerinin aşırı yapımı sonucunda kan konsantrasyonları yükselir. Bu duruma ketonemi adı verilir. Aynı zamanda idrar ile atılımları da artmaktadır. Bu olaya da ketonüri denir. Bu durumlar, karbonhidratların kullanılabilirliğinin azalması (sık kusmalarda) veya karbonhidratların kullanımının azalması (diyabet, glikojen depo hastalıkları, alkalozis) gibi klinik olaylarda görülebilir (Arslan, 2014) .
Ketojenik diyet (ketogenic diet)
Tüm bu ön bilgiler faydalı olduysa, ketojenik diyet (KD):
Yüksek yağ, düşük karbonhidrat, yeterli protein içeren ve 1920’lerden beri kontrol edilemeyen nöbetlere alternatif bir tedavi olarak öne sürülen ve kullanılan bir beslenme tedavisidir. (…) Son zamanlarda ise, KD’nin çocuk ve yetişkinlerde tedavisi zor olan epilepsilerde yeni antiepileptik ilaçlarla birlikte (belki daha çok) güvenilir ve etkili alternatif bir tedavi olduğu görüşü yaygınlaşmıştır (Çetin, 2013).
Ketojenik diyet, az seviyede karbonhidrat, orta derece protein ve yüksek oranda sağlıklı yağ tüketimine odaklı bir beslenme yaklaşımıdır. Faydaları şöyle: Kilo vermeye yardımcıdır: Düşük karbonhidrat ve düşük yağ verilerek beslenmesi sağlanan iki obezite hastası grubuyla yapılan 24 haftalık bir araştırma sonucunda düşük karbonhidrat ile beslenenlerin (9.4 kilo) düşük yağ ile beslenenlerden (4.8 kg) daha fazla kilo verdikleri görülmüştür. Anti-inflamatuardır: ketojenik diyetle günlük şeker alımınızı kısıtlayarak kronik inflamasyonu bertaraf edersiniz. Ketonlar, kas yapımını destekler. Ketojenik diyet, karbonhidrat alımını azaltarak açlık belirtilerini azaltır. (https://articles.mercola.com/ketogenic-diet.aspx).
Ketojenik diyette ne yenir, ne yenmez?
Yenmez:
Tahıllı gıdalar (pirinç, buğday, yulaf, arpa, makarna, kahvaltılık gevrekler vs)
Bakliyat
Nişastalı bitkiler (mercimek, mısır, patates vs)
Yüksek karbonhidrat içeren meyveler (muz, elma, portakal vs)
Rafine işlenmiş yağlar ve bitkisel yağlar (Margarin, mısır, ayçiçek, kanola yağı gibi)
Şeker
Alkol
Yenir:
Sağlıklı yağlar (zeytinyağı, hindistancevizi yağı, merada otlanan hayvan sütüyle yapılan katkısız tereyağı, sade yağ),
Zeytin, avokado gibi bol yağ içeren yiyecekler,
Merada serbest dolaşan hayvan etleri (dana, koyun, tavuk, hindi vs),
Balık (denizde serbest yüzebilen, asla çiftlik balığı değil),
Serbest dolaşan ve hazır yem yemeyen tavuk yumurtası,
Merada otlanan hayvan sütüyle ve doğal maya ile yapılmış yoğurt, peynir ve süt ürünleri,
Nişasta içermeyen yeşillikler, brokoli, lahana gibi sebzeler tüketilebilir (www.saglikyasiyoruz.com fb adresi).
Kimler ketojenik diyet yapabilir?
Ketojenik diyet, özellikle belirli hastalıklara sahip olanlar için uzmanlar tarafından önerilmiyor; yani, ketojenik beslenme ya da diyete geçmeyi aklınızdan geçiriyorsanız bile mutlaka öncesinde doktorunuza başvurmanızı öneriyoruz.
Bir sonraki blogda görüşmek üzere!
JustFitModa
Kaynakça:
(Arslan, S. (2014). Uzmanlık Tezi. T. C. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı. Parmak Ucu Kan Ketonu Ölçümünün Hiperemesis Gravidarum Tanısı Koymadaki Değeri. Antalya.
Dyt. Çetin, B. (2013). T. C. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Diyetetik Programı. Yüksek Lisans Tezi. Epilepsi Hastası Çocuklarda Ketojenik Diyetin Epileptik Nöbet Sayısı Üzerine Etkisinin Araştırılması. Ankara.